Üniversitelerimizde inşaat mühendisliği bölümleri ders müfredatlarında hep teorik konular anlatılır ve pratik kısımlar yazları stajlarla giderilmeye çalışılır. Fakat bu stajlar ne oranda yapılır veya bu stajyer öğrencilere ne kadar doğru bilgiler öğretilir bu denetlenmez. Genel olarak bu stajyerler girdikleri yerlerde ayak islerinde kullanılır. Dolayısıyla çok az bir faydası olur. Bu eğitim sistemimizin yanlışlığı onları ileride bir şantiyeye girdiklerinde sanki hiç bilmediği bir şeyle karşı karşıya bırakır ve üretim kalitesi düşer.
Hiç bir şey bilmeyen mühendis ya bunu saklayıp gurur ile biliyormuş numarası yapacak ve hatalara göz yumacaktır yada şantiye kalfası ustası ne derse onu doğru olarak görecek ve yanlış bilgiler öğrenecek onların hatalarını bilemeyecektir. Bu süreçler çok istisnai de olsa bu şekilde devam etmektedir. Oysaki inşaat mühendisliğinin temelinde geleceği inşaa etmek vardır. Yani bir mühendis yaşadığı çağı değil geleceği inşaa eder Mimar Sinan gibi , Oğuz Atay gibi, Aziz Yıldırım gibi daha nice örnekleri verilebilir.
Bizler omuzlarımızdaki bu büyük sorumluluğun farkında olmalı yönetmelikleri, inşaat yapım aşamalarını, ve gerekli bütün detayları bilmelidir. Unutmayalım ki piyasa bizi her zaman biliyormuş kabul eder. Bugün günlük yaşamımızda kullandığımız çoğu yapı bir mühendislik harikasıdır. İçinde yaşadığımız evlerden üstünde gezindiğimiz yollara, çocuklarımızı gezdirdiğimiz parklardan nefes almak için uzaklaştığımız doğa evlerine kadar hepsi bir sanat eseridir.